Mobbing

Evet, günün güzel haberi bu sanırım; Mobbing konusu artık Türk Hukuku’nda, yasalaşmış durumda.Türk’lerin sıcakkanlı ve samimi bir toplum olmasının en büyük dezavantajı iş ilişkilerinde görülüyor benim fikrime göre. Zira bugüne dek benim karşılaştığım işyerinde psikolojik taciz durumları hep buna dayanıyordu. Mesela yöneticim beni kenara çekip, “Bak Mehtap, madem paraya ihtiyacın var, mesaiye kalmalısın, aksi taktirde iş akdini fesh ederler. Mesaiye kalmayanlar için iyi düşünmüyorlar..” demişti. Öncelikle paraya ihtiyacım olduğunu biliyordu ve bunu kullandı, üstüne üstlük zorunlu olmayan bir mesaiye kalmam için beni iş akdimi fesh edebilecekleri tehtidiyle taciz etti. Hep samimiymiş, sanki ben düşünüyormuş gibi gibi bir yaklaşımla baskılarını sürdürmeye çalıştılar. Sırf bu baskı yüzünden bir gün hamileyken, hastayken ve de üstüne raporluyken işe geldiğim gün olmuştur. Bunu çalıştığım bir çok işyerinde yaşadım. Tam anlamıyla kurumsal olan ya da hiç kurumsallıkla alakası olmayan yerlerde çalıştım. Hepsinde de en çok düzene oturtulmuş şey mobbingti aslında. İşler hep bununla yürüyor neredeyse!

Benim bu konudaki en çok dikkatimi çeken şey, kadınların kadın çalışanlara daha çok mobbing uyguluyor olması. Kadınlar her zaman daha hırslılar iş konusunda. Bu aslında askerlikteki dede-torun ilişkisi gibi. Acemi asker önce paspas yapar, pis işlere koşar, en kötü nöbet saati onundur. Acemi asker tüm bunlara katlanır ve yeni bir dönem asker geldiğinde o artık “dede” olur. Paspas sırası yeni gelen askerdedir, dede asker daha rahat askerlik yapmaya başlar ama çektiği acılar asla yeni gelen askere iyi davranacağı anlamına gelmez. İşte de aynı durum geçerli. Acemi kadın işçi stresli iş ortamında işe başlar. En fazla mesaiyi o yapar, en rutin ve sıkıcı işler onundur. Kendini de göstermek, körelmemek ve amirlerinin gözüne girmek zorundadır. İşe geç kalamaz, kötü giyinse, makyaj yapmasa hemen dışlanıverir, çocuğu hastalansa izin alamaz, birazcık hastalansa işi savsaklıyor derler… Tüm bunlara dayanıp, sağ çıkabilmesi gerekir. Bununla da yetmez. Her zaman işini çok iyi yapmak da gerekir. İyi giyinmek, görselliği yüksek tutmak da işin gereklerinden sayılır. Sonunda acemi işçi diğerlerine benzemeye başlar ve “diğerlerine benzeyen”i, diğerleri, asla “kendilerine benzemeyenler”le aynı statüde tutmazlar. Bu işin sonu terfi ya da istifadır!
Ben hiçbir zaman makul saatlerde kalkabildiğim bir işte çalışmadım. Dolayısıyla işe makyajlı ve tamamen uyanık gittiğim günler bir elin parmaklarını geçmez. İşyerlerinde makyaj önemlidir. İşini çok sevmen, makyajlı olman, hep ama hep iyi giyinmen, gülümsemen ve (nasıl beceriyorlar hala çözemedim) herkesle iyi geçiniyor olman gerekir. Kadınların hırsı kimsede yok bu konularda. Ama maalesef bu hırs da bende yok. Hiç bu kadar güdülenmedim bu güne dek!

Son çalıştığım işimde bunun canlı örneği en yakın arkadaşımdı. İsmi Deniz olsun. Deniz 28 yaşında, bir erkek çocuk annesi. Aynı işyerinde 9 senedir çalışıyor ve hala asistan. Deniz çok iyi bir çalışan, her türlü uygulmayı bilen, hızlı, pratik birisi. Normal bir çalışanın 3 saatte yaptığı işi 1 saatte yapabilen, kendi isteğiyle mesaiye kalabilen, yeni çalışanların eğitim alabilmesi için yanına gönderildiği bir çalışan. Performansı her zaman tavan seviyede, buna bağlı olarak en fazla performans primini alan biri. Hatır gönül kırmayan, birisi takılıp kafası karıştığında işini takip eden bir çalışan. Sizce bu kadar iyi bir çalışanın “hala asistan” olmasının doğru bir yanı var mıdır? Olabilir mi? Ama Deniz gibi onlarcası var aynı bölümde. Deniz hiç mi hakkını aramadı? Aramaz mı? Ona hep sabretmesi gerektiği söylendi. Deniz hep bekledi. Hep bekledi. Sinirlendi, kızdı, kendini değersiz hissetti ama yine de bekledi. O beklerken performansı yerlerde olan “makyajlı, kaliteli, sosyal bebekler” yetkili, yönetmen oldular. Ondan daha az kıdemliler, daha kötü çalışanlar ünvan sahibi oldular. Ve Deniz’in şevki kırıldı artık. Kendini güvende hissetmemeye başladı. Artık herkes kadar çalışıyor, istemeye istemeye mesaiye kalıyor, molasını son dakikasına kadar kullanıyor… Bence Deniz bir mobbing mağduru. Hak etmediğiyle cezalandırılan bir kurban. Yakın zamanda istifa etmeye hazırlanıyor. Eğer işten atılırsa yeni bir işe girmesi zor, çünkü yeni gireceği işte sormazlar mı adama “Bu kadar senedir neden hiç terfi alamadınız?” diye?!

İşyerlerinde mobbing üzerine kurulu düzenler var demiştim. Yine son işimdeki uygulamayı anlatayım; Diyelim ki hasta oldunuz. Evinizden hasta hasta kalkıp işyerinize gelmeli ve işyeri hekimine gözükmelisiniz. Hekim sizi muayene edip gerçekten “hasta” olduğunuza kanaat getirirse evinize geri dönebilirsiniz. İnanın anlattığım kadar kolay değil! İşyeri hekiminin rapor vermesi için neredeyse nabzınızın atmıyor olması falan lazım! O derece yani! Bir de benim gibi uzakta oturanları düşünün. Evle işin arası 90 km. mesela? Hasta hasta kalk, birkaç tane vasıta değiştirip işyerine kendini at. Hekim seni görüp (eğer şanslıysan) “Evet, bu hasta.” desin. Geri kalk, eve geri dönmek için yollarda sürün. Öğlen olsun, günün ölsün. Daha çok hastalan ve raporunun sadece 2 günlük olduğunu düşün!! Bu uygulama bizlere mail olarak atıldığında ben halen hamileydim. Ve hiçbir zaman işyeri hekimine gelmedim, bu yüzden de işten atılmadım. Ama çalışanlar bir şekilde sindirilmiş ve korkutulmuş, dolayısıyla da tıpış tıpış gelen çok. Şimdi sizce de bu mobbing değil midir? “Buraya kadar gelmişim, lanet olsun!” deyip işin başına oturan da çok.

“Kadının kadına ettiğini kimse etmez.” der annem. Bir işimden sadece bu yüzden ayrıldım ben. Kendi egosunu çalışanlar üzerinde kurduğu baskıyla besleyen bir yetkilim vardı, artık onu bir köşede kıstırıp tokatlamak istiyordum, midem ağrıyordu, migrenim kudurmuş, azmıştı resmen. Bütün çabalarım sonuçsuz kaldı. Başka bir bölüme geçemeden istifa etmek zorunda kaldım.

Kurumsal olmayan diğer bir işyerinde ise patronun yeğeni olan müdürün bütün ama bütün işi omuzlarıma yıkması yüzünden çıldırmıştım artık. Evde bile temeli olmayan saçma raporları dolduruyordum. İşyerinin zemini halı kaplıydı ve patronun kıyamayıp içeri aldığı köpek her yere pisliyordu, patron baca gibi sigara tüttürüyordu ve o pislik kokusuyla sigara dumanı karıştığında zaten zor olan işleri yapmak daha da daha da zorlaşıyordu. Sonunda asla aksini ispatlayamayacağım bir konuda hata yaptığımı söyleyerek maaşımı kesmeye kalkıştılar. Arkama bakmadan kaçmıştım oradan.

Hamile, çocuklu ve emziren anneler için her şey daha da zor. Bazen bir kamçıları eksik işverenlerin diye düşündüğüm durumlar hayli fazla. Emzirme odası yok, kreş yok, çocuklar annelerde, kayınvalidelerde ya da bakıcılarda.. Annenin aklı hep çocuğunda, konsantrasyon bozuluyor bir süre sonra. Süt azalıyor, zamanından önce kesiliyor. Bebecikler annelerinden uzak, daha da uzaklaştırılarak büyüyor. Çalışmak zorunda olan anneler ve babalar için işin maddi yönü de manevi yönü de acı verici oluyor.

Bazı insanlar bulundukları yeri hiç haketmiyorlar. Kendileri de içten içe aslında bu hazımsızlığın farkında oldukları için, acısını hep etraflarındaki kendisinden daha düşük seviyede olan insanlardan çıkartıyorlar. Daha kurumsal yerlerde çalışan sirkülasyonu bu nedenle hep daha fazla oluyor.

En çok mobbing, bana sorarsanız çağrı merkezlerinde ve bankalarda uygulanıyor. Kadın çalışanların fazla olduğu yerlerde de mobbing çok fazla. Bunun değişmesi için tepki vermek, korkmadan yasal yollardan çözüm bulmak gerekiyor. Aksi taktirde bu böyle gelmiş, böyle de gider. O zaman da hiçbir platformda şikayet etme, söylenme hakkımız olmaz. Ya çözeceğiz, ya katlanacağız. Bu yasa ben bu dertten muzdaripken çıksaydı, vay işverenimin haline!

Türkiye’de bu işi çözümlemek çok çok zor ama en azından adımlar atıldığını görmek umut verici. İnsanların huzurlu ortamlarda severek işini yapabilmesi bireyler için de devlet için de çok çok önemli bir şey. Umarım daha da güzel haberler alacağız, umarım bu yasa sayesinde mağdurlar azalır…

Mobbing nedir, ne değildir? Kimler mobbing uygular, mağdurlar kimler? Öğrenmek için buraya.

Genel kategorisinde yayınlandı. 9 Comments »

9 Yanıt to “Mobbing”

  1. sinem Says:

    merhaba,
    kesinlikle katılıyorum yazdıklarınıza, özellikle bankada mobbing çok fazla var evet ve bazı kadınlar bu konuda çok zalim olabiliyorlar! ben de daha önce bankada çalışıyordum, yaşadığınız sıkıntıları çok iyi anlıyorum:( benim de bayan bir yönetmenim vardı, iş vaktinde oraya buraya kahve içmeye gider, saat 6da yerine dönüp hiç bir aciliyeti olmayan hatta sırf biz çıkmayalım diye uydurma, saçma sapan işler yapmamızı isterdi…hasta olduğumda doktora gitmek için izin istemeye korkardım..az ağlamadım o kadın yüzünden yaa:(( nişanlandığımda da bana surat yaptı, kızdı, baskıları da arttı tabi ki! neymiş efendim ondan izin almış mıyım?aynen böyle söylemişti. ben bunu duyunca şok geçirmiştim!! “ben nişanlanmadan, evlenmeden önce amirlerimle konuştum, onlardan izin istedim. usul böyledir” demişti yaa! ve elinden geleni ardına koymadı tabi ki eş durumundan tayin isteğimi sümenaltı etti, elinde tutabileceği max. süre tuttuktan sonra başkanlığa gönderdi.. yasal hakkım olan 5 günlük evlilik iznimi de kullandırmadı….tayinim çıkana kadar da başka personeller aracılığıyla önüme dosya gönderdi…tayinim çıktığında kuş gibi hafiflemiştim ama banka sektörünün bana göre olmadığını da anlamıştım… her işte bir hayır vardır lafına çok inanırım ben, o kadın yüzünden ders çalışmaya başladım (ders çalışmayı sevmediğim ve bir an önce çalışmaya ihtiyacım olduğu için üniversiteden mezun olunca bankaya girmiştim), kamu sınavlarına çalıştım,ben burdan emekli olurum diyerek girdiğim bankadan istifa ettim ve şu anda kamuda, gayet saygın bir işte çalışıyorum:) 5 aylık bir kızım var ve yakında aylıksız izne ayrılacağım, kim bilir belki bankada aylıksız izin hakkını bile kullandırmazlardı..
    bazen hala kabuslar görüyorum, bi yandan da o kadına teşekkür borçluyum aslında onun sayesinde ders çalışmaya başladım ve buralara kadar geldim diyorum:)) Allah mobbinge maruz kalan herkese sabır versin! ve yollarını açık etsin inşallah!
    sevgiler…

  2. Burcu Says:

    Merhaba

    Bende bankacıyım en azından düne kadar öyleydim.Artık kapısından geçmem diyorum ama zorla çıkış mülakatı yapmaya çalışıyorlar.Sanki söylediklerimin onlar için bir değeri olacak!!

    Benimde hamileliğim çok zor geçti.Aynı bölümde iki kişiydik ve ikimizde 5 ay arayla hamile kaldık.Böyle olunca zaten yapacakları mobbing iki katına çıktı.Bunları yapanlar kadınlar ve o kadınlar anne!!

    Hep kendilerinden örnek vererek tacizlerine devam ettiler.Söylediklerinde çok haklısın dede torun ilişkisi.

    Ben şanslıyım onlara inat izinlerimi sonuna kadar kullanıp( ücretsiz izin süt izni) gelmiyorum işe dedim.

    Ya işe dönmek zorunda olanlar.Hamile olup doğum yapan arkadaşım döndü işe.Ve anlattıkları içimi parçalıyor.Zorunlu mesailer.Hasta bebeğini bırakıp işe gitmek.Hasta hasta işe gitmek..

    Yarın çıkış mülakatında çok şey söylemek istiyorum.Ama benimle mülakatı yapacak olan kadınında diğerlerinden farkı olmadığını biliyorum.

    Bu haksızlığı yaratan biz kadınlarız.Düzeltmesi gerekende bizleriz ama galiba düzlüğe çıkan önceden yaşadıklarını unutuyor.Umarım yasalar ve hakkını arayanlar bir nebze olsun birşeyleri düzeltir.

  3. no:27 Says:

    uygulanmayan ya da işe geldiği gibi uygulanan yasaların değeri yok. korkmamak, sabırlı olmak gerek. ben düzeleceğine inanıyorum.

  4. sinem Says:

    insanların haklarını öğrenip korkmadan savunması gerekiyor esasında…çoğu kişi haklarını bilse bile konuştuğunda, haklarını savunduğunda baskı unsurunun artacağını biliyor ve “lanet olsun” diyip susuyor…kimi işini kaybetme korkusundan, kimi huzursuzluk ve tırmanan gerilimle baş edemeyeceğinden:(

  5. Gokce Says:

    Bir is hukuku avukat olarak mobbing konusunda kisaca size yazmak istedim. Turkiye’de yasalar iscinin yaninda aslinda fakat pek cok kisi bunun farkinda degil. Isverenin isciyi kolayca isten cikarmasi pek mumkun degil. Kanunen takip edilmesi gereken kriterler ve prosedur var. Bunlara uymadan isveren bir iscinin isine son verir ve isci de isverene karsi ise iade davasi acarsa %90 ihtimalle isci davasini kazanacaktir. Bu durumda isveren bu isciyi geri ise almak veya iade almamasi halinde de en az 8 ay ile en fazla 12 aylik maasini (hakimin taktirine gore) isciye odemek zorundadir.
    Isveren bu kriterleri yerine getirmenin zor oldugunu ve eger bunlara uymadan isciyi isten cikarirsa davayi kaybedecegini bildiginden ne yazik ki mobbing uygulamasina basvurmaktadir. Boylece isçilerin kendilerinin isten ayrılmasını saglamakta ve bu sayede, birtakım ödemelerin ve yasal sureclerin önüne geçmis olmaktadir. Is kanumuzda direkt olarak mobbing konusunda bir duzenleme bulunmamakla beraber isverenin isciyi gozetme borcunu duzenleyen bir madde bulunmaktadir. Yargitay yakin zamanda bu maddeyi uygulayarak mobbing konusunda emsal bir karar vermistir. Boylece mobbing kavrami bizim kanunumuzda da taninmis oldu.
    Simdi bu noktada mobbinge maruz kalan calisanlara bir kac tavsiyem olacak.
    1- Isten ayrilmaya karar verdiginizde istifa etmeyin. Is Kanunun 24.uncu maddesi geregi hakli nedenlerle derhal fesih hakkini kullanarak is aktinize son verin ve bu nedenlerinizi acik acik fesih mektubunuzda yazin. Noter yoluyla isverene gonderin. Bir kopyasi sizde olsun.
    2- Bu durumda isveren çalısana hakkı
    olan kıdem tazminatini odemek zorundadir.
    3- Mobbing sonucu meydana gelen ruhsal hasarlar nedeniyle isci manevi tazminat talep
    edilebilmektedir.
    4- Dava surecinde ispat yuku davaci isci uzerindedir. Mobbing nedeniyle manevi bir yıkıma ugranıldıgının ispatı gerekmektedir. Mobbinge maruz kaldiginizi anladiginizdan itibaren ispat icin gerekli dokumanlari toplamanizi tavsiye ederim. Bunlar e-postalar ve sair yazismalar olabilir. Diger calisanlarin tanikligi olabilir, mobbing nedeniyle manevi yikima ugradiginiza dair bir doktor raporu olabilir. Ispat vasitalari her olaya gore degisiklik gosterir.
    Umarim az da olsa sizlere fikir verebilmisimdir.
    Saglicakla kalin.

    • no:27 Says:

      dikkate alıp yorum yapmış olduğunuz için teşekkür ederim..

      “Elveda İş” isimli yazımda işten ayrılış sürecimden bahsetmiştim, ben de 24. maddeden iş akdimi fesh ederek ayrıldım ama o noktaya gelene kadar bayağı bir uğraştık sizin de bahsettiğiniz şekilde.

      Ben haklarımdan haberdarım ancak olmayan çok çalışan var. Ayrıca şu ispat konusunda, çalışan kişilerin tanıklığı çok zor benim gözlemlediğim kadarıyla. Hiçkimse, doğruyu söyleyecek olsa bile, aynı baskının uygulanacağı veya işini kaybedebileceği korkusuyla, yanyana çalıştığı kişiye tanık olmayı kabul etmiyor. Ses kaydı alsan, bu da ayrı bir suç oluyor. evet, mobbingin dava konusu olabilmesi çok iyi bir adım ve çok faydalı ancak ispat ykü gerçekten işi zorlaştırıyor.

      Tekrar teşekkürler, değerli yorumunuz için.

      • Gokce Says:

        Rica ederim. Az da olsa fikir vermek istedim.

        Ispat yuku konusu dediginiz gibi isi zorlastiriyor. Taniklik dediginiz gibi isci acisindan zor bir ispat vasitasi. Diger bahsettigim ornekler de temel olanlar. Ancak zamanla acilan davalar cogaldikca Yargitay’in ne tip ispat vasitalarini dikkate aldigini da gorecegiz. Bu da calisanlar acisindan yol gosterici olacaktir diye umuyorum.

      • no:27 Says:

        Umarım dediğiniz gibi olur…


Yorum bırakın